Tikel Kavram Nedir? Bir Hikaye Üzerinden Anlatmak
Bazen kelimeler, hayatın içinde bir anı yakalar ve tüm anlamlarını zamanla gözlerimizin önüne serer. Bugün, tikel kavramının ne demek olduğunu anlamak için size bir hikaye anlatmak istiyorum. Bazen basit bir soru, derin düşüncelere ve hayatın gerçek anlamlarına götürür. Biraz vakit ayırın, bu hikayeyi dinleyin ve belki de siz de kendi hayatınızdaki “tikel” anları keşfedeceksiniz.
—
İstanbul’da, bir kahve dükkanında birbirini tanımayan iki kişi oturuyordu. Biri Selim, diğeri ise Elif. İkisi de ellerinde birer kahve, aynı zaman diliminde, aynı mekanda, aynı düşüncelerle meşguldüler. Ancak, her ikisinin bakış açısı birbirinden çok farklıydı.
Selim, kariyerine odaklanmış, her şeyin net ve ölçülebilir olmasına alışmıştı. Her sabah yeni bir hedefle güne başlar, adımlarını hep stratejik bir biçimde atardı. “Hayat bir hesap kitap, mantıkla çözülmeli,” diyordu hep. Bir gün, kahve dükkanında, Elif’le karşılaştı. Selim’in hayatı tıpkı bir bulmaca gibi sıralanmıştı. Her şeyin bir yeri ve anlamı vardı. Elif’in karşısına oturduğunda, bir konu açıldı. Elif, ona bir soru sordu: “Tikel kavram nedir, Selim?”
Selim, bir an durakladı. Bu sorunun cevabı, onun için netti: “Tikel, tek bir şeye işaret eder, bir şeyin özgül ve somut olanıdır. Yani, bu kadar basit. Mesela bir araba, bir ev, bir kitap… Bunlar tikel şeylerdir.” Ama Elif, bu cevaba pek de ikna olmamıştı.
Elif, bir süre düşündü. Selim’in söylediklerinin mantıklı olduğunu kabul ediyordu, ama bu basit tanımla bir şeyin eksik olduğunu hissediyordu. “Peki ya tikelin ötesi? Ya bir şeyin öyküsü, içindeki anlam? Bir kavramın arkasındaki insan, duygu ya da düşünceler?” dedi Elif, gözleri parlayarak. Selim biraz şaşırmıştı. Elif’in sorusuna verdiği cevap da tikel bir cevap gibiydi aslında. Ama aradıkları şey çok farklıydı.
Selim’in kafasında bir ışık yanmaya başladı. Gerçekten de, Elif’in söylediklerinde bir şey vardı. “Tikel” yalnızca somut olan şeyleri tanımlamakla sınırlı mıydı, yoksa daha geniş bir anlamı olabilir miydi?
Selim, uzun yıllar boyunca çözüm odaklı ve mantıklı düşünmeyi alışkanlık haline getirmişti. Ama Elif, bu konuyu derinlemesine keşfetmek istiyordu. Onun için tikel, sadece somut bir nesne değil, aynı zamanda bir anlam ve bir bağlam taşıyordu. Tikel, bir insanın yaşadığı bir an, bir anının kesiti, bir duygunun başlangıcıydı. Tikel, hayatın en gerçek, en özel, en samimi haliydi.
Hikayenin bu noktasında, Selim ve Elif’in dünyaları birbirinden ne kadar farklıydı! Selim, her şeyin bir çözüm, bir mantıkla açıklanabileceğini savunurken, Elif her şeyin bir bağlam, bir duygu ve ilişki içinde anlam kazandığını savunuyordu. Birisi stratejiye, çözüm yollarına, sonuçlara odaklanıyordu; diğeri ise duygulara, ilişkilere ve insanın iç dünyasına.
Selim, bu sohbetin ardından Elif’in bakış açısını biraz daha anlamaya başladı. Tikel, sadece varlıkların somut hali değil, onları saran öykülerdi. Tikel kavramı, bir şişe suyu değil, susuzluğu, bir masayı değil, o masada geçen sohbeti ifade edebilirdi. Tikel, her bir insanın, her bir olayın, her bir anın benzersizliğiydi.
—
Ve işte tam bu noktada, Elif Selim’e gülümsedi. “Tikel, o zaman hayatın her anındaki o özel dokunuşlar gibi, değil mi?” dedi. Selim de gülümsedi, bir içsel huzur hissetti. “Evet, belki de öyle. Tikel, bir şeyin tam anlamıyla özüdür. Ancak bazen bu öz, sadece akılla değil, kalple de anlaşılır.”
Ve kahvelerini yudumlarken, ikisi de, hayatta anlam arayışlarının farklı yollarla olduğunu fark ettiler. Tikel kavramı, herkesin içinde farklı şekillerde hayat buluyordu.
—
Siz hiç böyle bir “tikel” anı yaşadınız mı? Belki de her şey, sadece bir bakış açısının ötesinde, anlam taşıyan bir hikayeye dönüşüyor. Tikel, sadece bir nesne değil, yaşamın her anında karşımıza çıkan o benzersiz ve unutulmaz anların toplamı olabilir.
Peki ya siz? Tikel kavramını nasıl tanımlarsınız? Hangi anlar sizin için tikel bir anlam taşıyor? Yorumlarda bu özel anlarınızı bizimle paylaşın, belki de hep birlikte daha fazla “tikel” anlam keşfederiz.