Bildiri Sunmak Nedir? Ve Gerçekten İyi Bir Şey Mi?
Bildiğiniz gibi, üniversite hayatında ya da iş dünyasında bir noktada “bildiri sunmak” zorunda kalıyoruz. Ancak bu terimi, daha çok akademik camiada duyuyoruz. Peki, bildiri sunmak gerçekten o kadar harika bir şey mi? Hadi bunu tartışalım. Bildiri sunmak, “bilgiyi paylaşmak” gibi masum bir amaca hizmet etse de, bazen bir zorunluluk, bazen de hani “şirketin patronu bu yüzden istiyor” diyebileceğimiz bir iş gibi geliyor. Şimdi, her yönüyle değerlendirelim.
Bildiri Sunmanın Güçlü Yanları
İlk başta, biraz iyimser yaklaşalım. Bildiri sunmak, aslında bir bilgi paylaşımı anlamına gelir ve bence bu tarafı oldukça değerli. Çünkü herkesin bildiği şeyleri herkesle aynı anda paylaşmak ve bir konu üzerinde derinlemesine konuşmak, insanın entelektüel seviyesini yükseltebilir. Örnek mi istiyorsunuz? İşte şöyle düşünün: Konferanslarda ya da seminerlerde yaptığınız bildiriler, katılımcılarla fikir alışverişinde bulunmanıza olanak sağlar. Bu, yeni bakış açıları edinmenin ve kişisel gelişiminize katkı sağlamanın harika bir yolu.
Bir diğer güzel yan ise, bildiri sunmanın kariyerinize katkı sağlayabilmesidir. Özellikle akademik veya profesyonel alanda, bildiri sunmak, sizi öne çıkaran bir özellik olabilir. Hatta bazen sadece bildiri sunarak, bir konferansa katılmadığınız için pişman olabilirsiniz. Bildirinizin ne kadar ilgi gördüğüne bağlı olarak, yeni iş fırsatları veya işbirlikleri doğabilir.
Bildiri Sunmanın Zayıf Yanları
Şimdi gelelim karanlık tarafa. Bildiri sunmak, görünüşte havalı bir şey gibi görünse de, çoğu zaman bir yük haline gelir. Hangi açıdan bakarsak bakalım, bu işin özünde ciddi bir stres vardır. Sunum hazırlığı, sürekli olarak “Yeterince hazırladım mı?”, “Sunumda nasıl gözüküyorum?” gibi sorularla doludur. Sunum anındaki gerginliği, kimseye anlatamam. Hele bir de topluluk önünde konuşma fobiniz varsa… O an gözler üzerinde hissedilir, dilinizin ucu kesilir, bir yudum su almak istersiniz ama elinizde kağıtlar vardır ve suskunluk başlar. Evet, bildiri sunmak bu kadar zorlayıcı olabilir.
Ayrıca bildiri sunmanın bir başka sorunu da, “Kimse dinlemiyor!” durumudur. Bazı katılımcılar, bildiri sunarken salonda olup sadece sosyal medyada gezinirler, ya da daha kötüsü, önde sunum yapan kişi neredeyse hiç dikkate alınmaz. Ve siz, kafanızda derinlemesine araştırmalar yaparak hazırladığınız bildiriyi sunmaya çalışırken, diğerlerinin umursamaması sizi daha da zor durumda bırakır. İşte, bu da bildiri sunmanın karanlık yüzlerinden biri. Kendi çabalarınızı kimsenin takdir etmemesi, oldukça hayal kırıcı olabilir.
Bildiri Sunmak İçin Gerçekten Mi Zorlanmalıyız?
Bunu sormak istiyorum: Gerçekten de her bilgiyi bildiri olarak sunmak zorunda mıyız? Yani, bilgi paylaşmanın bu kadar sıkıcı, zorlayıcı ve aynı zamanda “akademik bir zorunluluk” gibi algılanması bana biraz abartılı geliyor. Bilgi paylaşımının bu kadar formelleştirilmiş olması, aslında iletişimi bozan bir şey değil mi? Örneğin, bir konuda yeni bir şey öğrendiğinizde, bunu insanlara basit bir şekilde, samimi bir dil kullanarak anlatmak daha etkili olabilir. Ama ne yazık ki akademik dünyada, her bilgi bir bildiride sunulmak zorunda ve bu bazen anlamsız bir yarışa dönüşebiliyor.
Bir başka sorum da şu: Bildiri sunmak, sadece akademik dünyada mı geçerli bir kavram? Gerçekten de bildiri sunmak sadece üniversite kampüslerinde ya da profesyonel seminerlerde mi anlamlı? Bir blog yazısı yazmak, bir konuda podcast yapmak ya da YouTube’da video çekmek, bilgi paylaşmanın başka yolları değil mi? Hadi, biraz daha cesur olalım; bildiri sunmak sadece belli bir kesime hitap ederken, diğer platformlar tüm dünyaya açılmanıza olanak tanıyor. O zaman bildiri sunmak, neden bu kadar kutsanıyor? Belki de, sadece formel olduğu için bir yere kadar takdir ediliyor, ama daha fazla yayılabilen ve daha geniş kitlelere ulaşabilen içerikler de en az o kadar değerli.
Sonuç Olarak: Bildiri Sunmak, Her Zaman En İyi Seçenek Mi?
Yani, sonuç olarak bildiri sunmak, gerçekten de hepimiz için verimli mi? Tabii ki, bu sorunun cevabı kişisel tercihlere göre değişir. Bazılarımız, bu tür sunumlardan çok fazla fayda sağlarken, bazıları ise sadece bir zorunluluk olarak görüyor. Kimseye ne yapacaklarını öğretmek benim işim değil ama bildiri sunmanın eğlenceli ya da ilgi çekici bir şey olabileceğini kabul etmek de oldukça zor. Belki de her konuda bildiri sunmak yerine, daha etkili ve insanlara ulaşabilen yolları keşfetmek çok daha mantıklı. Kim bilir, belki de bizim neslimiz, bildiri sunmanın ötesinde farklı yollarla bilgi paylaşmanın yeni trendlerini oluşturur.